Alışmadık Götte Don Durmaz

Ne zamandır blog yazısı yazmadım, hadi biraz sinirlenelim...

Bir süre önce İzmir Belediyesi İzmir'e çok güzel bir konser salonu hediye etti. Ahmed Adnan Saygun'un adı verilen bu sanat merkezi, bünyesindeki birkaç büyük salon ile gerçekten de şehrin bu tarafındaki (Güzelyalı - Göztepe muhiti) bu ihtiyacı önemli ölçüde karşılayabilecek bir tesis oldu. Bu anlamda yetkililere ve belediyemize  teşekkür etmek lazım sanırım. Zaten bu projenin fikir babası Ahmet Priştina imiş fazla söze gerek yok o bakımdan...

Dediğim gibi tesis güzel, otopark problemi yok. Salonlar büyük ve teknik anlamda da yeterli görülüyor. Ancak gel gelelim bu don alışmadık götte durmadı mı durmuyor bir türlü... 

Geçtiğimiz 25 Haziran günü bu salonda uzun zamandır merak ettiğim bir konser vardı. Erkan Oğur - Derya Türkan ve Vincent Segal'in "Uzaktaki Müzik" isimli konserleri... Konser saat 21:30 da  başlayacaktı ben de o günkü yoğunluğumdan dolayı konserin verileceği salona ancak konserin başlamasından 10 dakika önce varabildim. 





Bilen bilir İzmir'de sıcak günler geldi ve hava gerçekten de çooook sıcak. Gece bile 30 derecenin yaşandığı günlerdeyiz. Ben de bu konsere yetişme telaşında yoğun bir su kaybı yaşadım dolayısı ile. Koltuğumu bulduktan sonra kalan birkaç dakikalık zamanda da gidip bir şişe su ile kendime geleyim dedim. Aaaa! o da ne? Konser salonunun kantini kapalı. Adamlar bildiğin kantini kapatmışlar, yani saatten dolayı değil! Kantin kafeterya yok bildiğin! Öyle bir kavram yok!

Donu giymişiz ama don düşmesin diye konan lastiği koymamışız bunun en net açıklaması budur. iPad yanımdaydı ve hemen salonun internet sitesine girdim ve iletişim bölümünden iletişim formunu doldurdum. Ertesi gün de yanıt gelmiş, bak aynen koyuyorum. İzmir'de yazacağıma ismir'de yazmışım hatta iPad'de yazmanın, susuz ve sinirli olmanın da etkisiyle. Demiş ki hangi etkinlik merkezi anlamadık? Adnan saygunun sitesindeki formu doldurmuşum nereden bahsediyor olabilirim acaba. Bunu ayrıştırmak bu kadar mı zor. İnternet sitesini de amcanın oğluna yaptırmayıver, git bari bu iş için işin profesyoneli ile çalış de mi? Ama yok illaha ki amca oğlu teyze damadı falan olacak, yani en azından illaha tanıdık olacak, para yabancıya gitmesin hesabı... Neyse ben de kısaca "adnan saygun" yanıtını vermişim olayı dallandırıp kafa karıştırmamak adına.  



Ve iki günlük araştırmanın sonucunda sağolsunlar şu maili atmışlar.


Nooldu yani şimdi bu cevabın kime ne faydası oldu? Çözüm arayışını sürdürmek nedir? Bu kadar geniş bir kavramla yanıt mı verilir? 

Yok arkadaş ben yaşlandıkça kahvelerde memleket meselelerini hararetle tartışırken fenalık geçiren yaşlı amcalara dönücem bu gidişle. Ya da tamamen siktiredicem herşeyi kafama takmayacağım. Yahu yıllardır İzmir'de sanat etkinliklerinin azlığından eksikliğinden dert yanarız, sonra güzel bir konser salonu açarız içine hasbel kader izleyici de toplarız ama yazın ortasında da su bile satacak adamı bulamayız. Bu mantıkla iş mi yürür arkadaş? Bu devirde bu mantıkla memur zihniyetiyle iş yürümediğini halen mi anlamadınız? Bak bu kadar basit bir sebepten ben eminim bir kısım izleyici bir daha oraya gitmeye korkacaktır. Bir daha orda bir etkinlik gördüğünde aklına gelecek ilk şey yazın ortasında susuz kaldığı 2 3 saat olacaktır. Bende şahsen öyle olacak...



Haa tabi bu arada bence Biletix'i de unutmamak lazım. Konser biletlerine görece yüksek fiyatlar çekmeyi öğrenmişler ve bunu almanın en verimli sistemlerini kurmuşlar. Kredi kartları kiosklar gişeler falan... Para almak güzel de, peki lojistik? O kazandığın paranın milyonda biri ile bir adamı konserin olacağı yerdeki bu tarz eksiklikleri tespite göndermek öncesinde önlem almak ve çözüm sunmak bu kadar mı zor? Ama tabi o da haklı. Satıyo mu abi biletler? Satıyo!... Siktireeet...








Comments

Popular posts from this blog

Latex'te Denklem İçerisine Ufak Boşluklar Koymak

LaTeX'te Sunum Hazırlamak

Octave'da Grafik Çizdirme